Yaşanmış anılar serisinden, anı-1
Liseyi bitireli 2 sene oldu ama ben kendi içimde liseyi bitiremedim. Belki gençliğim diye unutamıyorum, hala gencim ama lisede ergendim işte. Ne halt yediysem, o zamanlar yedim. İyi kötü bir çok anım oldu. Eğlenceli olanlardan bir tanesini sizinle paylaşayım. Sosyoloji dalında yarışmak adına liseden Kimya öğretmeni olan ama sosyolojiyle de yakından ilgilenen Ferdi Hocam ile beraber katılacaktık. O bu konuda deneyimliydi ve ona yardımcı olacak, cesur, çalışkan, hırslı bir öğrenci lazımdı ki o ben oldum. Çünkü bu vasıfları üstünde özel bir insanım. Daha fazla konuyu dağıtmadan, olaya geçeyim.
Konumuzu "Trafikte Öfke" olarak belirledik ve İngiltere'de kullanılmış gayet başarılı bir anketi kullanmaya karar verdik. Ben anketi insanlara uygulatacaktım ama bu basit bir anket işi değildi, yarışma için yaptığımız için geneli kapsamalıydı. O yüzden her yaş, meslek, cinsiyet dahil olması için geniş bir çalışma yapacaktım. Okuldaki ve dersanedeki öğretmenlerime, taksi duraklarındaki öğretmenlerime, sivil hayattan tanıdığım diğer insanlara çözdürdüm hatta lisedeki tüm öğrencilere dağıtarak kendi anne ve babalarına çözdürmelerini istedim. Bununla da yetinmeyip adliyeye ve karakola gittim. Zaten işin eğlenceli kısımları da burada yaşandı.
Karakola gidip, amirleriyle görüşmek istediğim belirttim. Beni komiserin odasına götürdüler. Durumumu anlattım, Bolu Fen Lisesinde okuduğumu belirttim, anket için her meslekten kişilerin anketi çözmesi gerektiğini anlattım. Komiser bana yardımcı olmak adına komiser yardımcısına döndü ve "Çocuk ne istiyorsa yapın, şu an merkezde olan tüm memur arkadaşlar bu anketleri çözecek." talimatını verdi. Komisere teşekkür ettikten sonra komiser yardımcısıyla koridora çıktık ve tüm polislere "Çocuğun size vereceği anketleri hepiniz dolduracaksınız!" diye emir verdi. Gerisi bana kalmıştı, tabi onların işine engel olmayacaktım ki o yüzden müsait olan polislere sırayla anketi çözdürüyordum. Bazı sorularda gerçekten sıkıntı yaşadık.
- Trafikte kural ihlali yaptığınızda ne hissedersiniz?
- Ben polisin, kanunsuzluk yapmam ki.
- Neyse, şu seçeneği işaretleyeyim. Peki, trafik başka bir sürücüyle tartışmaya girdiniz. Küfür mü edersiniz, kavga mı edersiniz, ne yaparsınız?
- Rozetimi gösteririm.
- Anlıyorum, başka soru sorayım. Polis sizi durdursa ve ceza kesse polise karşı tepkiniz ne olur?
- Arkadaşlarım bana ceza kesmezler ki.
Bunun gibi daha bir çok diyalog yaşadım, sonra adliyeye gittim.
Adliyede de savcı ve hakimlerle görüşecektim. Karakolda komiserin emriyle tüm polisler anketi çözmüştü ama burada ne yapacaktım? "Adalet Bakanlığından geliyorum, şu anketleri herkes çözecek!" diyemezdim ki. Mecburen kapıları tek tek çalacak, durumumu anlatacak ve yardımcı olmalarını isteyecektim. Aslında savcı ve hakim kelimesi bile beni tedirgin ediyordu. Kapıları çalmaya başladım. Korkumun yersiz olduğunu anladım, hepsi otorite sahibi oldukları kadar aynı zamanda da nazik ve yardımsever insanlarmış. Çay ikram edenler, sohbet edip derslerimi soranlar, kartlarını verenler, hepsi mesleğinin hakkını veren yurttaşlardı. Gene de konu anket olunca komik diyaloglar kaçınılmaz oluyor.
- Trafikte polis size ceza keserse tepkiniz ne olur?
- Polis bana ceza kesemez.
- Nasıl ya? Siz trafik kurallarına uymak zorunda değil misiniz?
- Hayır, öyle demek istemedim. Biz de kurallara uymalıyız ama polisin bize ceza kesme yetkisi yok. Olay direkt yargıya taşınır.
- Anladım (aslında o zaman anlamamıştım)
- Başka soru kaldı mı genç?
İşte, böyle diyaloglar yaşaya yaşaya anketleri bitirdim. Bu arada zaman geçtikçe gerçekten anılar bulanıklaşıyormuş. Daha fazla şeyler yaşadığımı eminim ama diyalogları hatırlamak da zorlanıyorum. Olsun, bu kadarını hatırlamak ve sizlerle paylaşmak bile güzeldi.
Paranoya (Feridun Düzağaç)
Yağmur yağdı seller doldu
Arap kızı camdan bakmaya gayrı korkar oldu
Natali evlendi bir kızı oldu
Sonunda Natali pişman oldu
Zaman tükenince başlıyor pişmanlıklar
Mavisini çalan bu dünyanın kuşkular
Maskeler yalnız şarkılarda düşüyor
Gözlerim göremeyince sevgiyi üşüyor
Paranoya paranoya paranoya
Yalnızlıkların altında hep kuşkular yatıyor
Kuşkular sensiz bensiz olamıyor
Konumuzu "Trafikte Öfke" olarak belirledik ve İngiltere'de kullanılmış gayet başarılı bir anketi kullanmaya karar verdik. Ben anketi insanlara uygulatacaktım ama bu basit bir anket işi değildi, yarışma için yaptığımız için geneli kapsamalıydı. O yüzden her yaş, meslek, cinsiyet dahil olması için geniş bir çalışma yapacaktım. Okuldaki ve dersanedeki öğretmenlerime, taksi duraklarındaki öğretmenlerime, sivil hayattan tanıdığım diğer insanlara çözdürdüm hatta lisedeki tüm öğrencilere dağıtarak kendi anne ve babalarına çözdürmelerini istedim. Bununla da yetinmeyip adliyeye ve karakola gittim. Zaten işin eğlenceli kısımları da burada yaşandı.
Karakola gidip, amirleriyle görüşmek istediğim belirttim. Beni komiserin odasına götürdüler. Durumumu anlattım, Bolu Fen Lisesinde okuduğumu belirttim, anket için her meslekten kişilerin anketi çözmesi gerektiğini anlattım. Komiser bana yardımcı olmak adına komiser yardımcısına döndü ve "Çocuk ne istiyorsa yapın, şu an merkezde olan tüm memur arkadaşlar bu anketleri çözecek." talimatını verdi. Komisere teşekkür ettikten sonra komiser yardımcısıyla koridora çıktık ve tüm polislere "Çocuğun size vereceği anketleri hepiniz dolduracaksınız!" diye emir verdi. Gerisi bana kalmıştı, tabi onların işine engel olmayacaktım ki o yüzden müsait olan polislere sırayla anketi çözdürüyordum. Bazı sorularda gerçekten sıkıntı yaşadık.
- Trafikte kural ihlali yaptığınızda ne hissedersiniz?
- Ben polisin, kanunsuzluk yapmam ki.
- Neyse, şu seçeneği işaretleyeyim. Peki, trafik başka bir sürücüyle tartışmaya girdiniz. Küfür mü edersiniz, kavga mı edersiniz, ne yaparsınız?
- Rozetimi gösteririm.
- Anlıyorum, başka soru sorayım. Polis sizi durdursa ve ceza kesse polise karşı tepkiniz ne olur?
- Arkadaşlarım bana ceza kesmezler ki.
Bunun gibi daha bir çok diyalog yaşadım, sonra adliyeye gittim.
Adliyede de savcı ve hakimlerle görüşecektim. Karakolda komiserin emriyle tüm polisler anketi çözmüştü ama burada ne yapacaktım? "Adalet Bakanlığından geliyorum, şu anketleri herkes çözecek!" diyemezdim ki. Mecburen kapıları tek tek çalacak, durumumu anlatacak ve yardımcı olmalarını isteyecektim. Aslında savcı ve hakim kelimesi bile beni tedirgin ediyordu. Kapıları çalmaya başladım. Korkumun yersiz olduğunu anladım, hepsi otorite sahibi oldukları kadar aynı zamanda da nazik ve yardımsever insanlarmış. Çay ikram edenler, sohbet edip derslerimi soranlar, kartlarını verenler, hepsi mesleğinin hakkını veren yurttaşlardı. Gene de konu anket olunca komik diyaloglar kaçınılmaz oluyor.
- Trafikte polis size ceza keserse tepkiniz ne olur?
- Polis bana ceza kesemez.
- Nasıl ya? Siz trafik kurallarına uymak zorunda değil misiniz?
- Hayır, öyle demek istemedim. Biz de kurallara uymalıyız ama polisin bize ceza kesme yetkisi yok. Olay direkt yargıya taşınır.
- Anladım (aslında o zaman anlamamıştım)
- Başka soru kaldı mı genç?
İşte, böyle diyaloglar yaşaya yaşaya anketleri bitirdim. Bu arada zaman geçtikçe gerçekten anılar bulanıklaşıyormuş. Daha fazla şeyler yaşadığımı eminim ama diyalogları hatırlamak da zorlanıyorum. Olsun, bu kadarını hatırlamak ve sizlerle paylaşmak bile güzeldi.
Paranoya (Feridun Düzağaç)
Arap kızı camdan bakmaya gayrı korkar oldu
Natali evlendi bir kızı oldu
Sonunda Natali pişman oldu
Zaman tükenince başlıyor pişmanlıklar
Mavisini çalan bu dünyanın kuşkular
Maskeler yalnız şarkılarda düşüyor
Gözlerim göremeyince sevgiyi üşüyor
Paranoya paranoya paranoya
Yalnızlıkların altında hep kuşkular yatıyor
Kuşkular sensiz bensiz olamıyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder