Feylesof TeCe Kimdir?

Merhabalar,
Kim olduğumdan önce "Feylesof TeCe"nin ne olduğunu öğrenelim. Felsefeyle olan yakın ilgimden dolayı felsefi bir unvan yakıştırılma çabaları oldu bana ama ben en uygun olanını seçerek bu karmaşaya son verdim. Filozof olamazdım çünkü felsefe camiası hala "Filozof nedir?" sorusuna cevap ararken, tarih sayfalarında o kadar felsefeye ömür vermiş kişilikler varken kendime filozof dedirtmezdim. Bir de felsefeci muhabbeti var ki ben felsefe mi satıyorum? Zaten felsefeci lisede felsefe dersine giren öğretmenlere söylenen bir şeydir. Neyse, feylesof sempatik tatlı efendi bir sıfat olduğu için çok hoş ve güzel oldu. TeCe konusunu da gelirsek; merhabalar benim adım Talha CAN ve tanıştığıma memnum oldum. İlköğretim yıllarımda ödevlere kitaplarıma kısaca T.C. yazardım ama bunu "Türkiye Cumhuriyeti" diye yorumlayanlar olunca o noktaları e'ye çevirdim ve okunduğu gibi yazılma imkanı sağladım. Bunlar da birleşince "Feylesof TeCe" ortaya çıktı, bir de bu ismi taşıyan etten kemikten bir insan var ki onun hikayesi de sıradaki paragrafta yazıyor.

Talha CAN, Rudolf HESS'ten 100 yıl sonra yani 26 Nisan 1994'te Sakarya'nın Adapazarı ilçesinde dünyaya gelmişim. Nasyonal Sosyalist olmamın doğum tarihimle doğrudan alakası yok ama küçük bir etkisi vardır belki. Bu Talha'nın bir abisi vardı uzun yıllar, bir de 2008 senesinde küçük bir kız kardeşi olmuş zaten anne ve baba bir set halinde önceden üstüme zimmetli şekilde vardı. Çocukluğunu ve ilköğretim hayatını Adapazarı'nda geçirmiş, her çocuk gibi haylaz ama parmakla gösterilen cinste de başarılı bir öğrenciymiş. Cidden kitaplığın en alt kapaklı rafında dosyalar halinde pekiyi karneler, başarı belgeleri, ilde derece yaptığı sınav sonuçları özenle saklanmaktadır. Zaten bu çalışkanlıkla Bolu Fen Lisesini kazanmış ama bazı şeyler değişmiş, bu sefer her lisesi gibi vasat ama parmakla gösterilecek kadar da taşkınmış. Şaka bir yana dersleri kötüymüş ama kendisi pırlanta gibiymiş, çok iyiymiş. Kendini faaliyetlere adamış; 2 yıl pansiyon başkanlığı yapıp yurt sakinlerini hizaya sokmuş, 4 yıl sivil savunma kolu başkanlığı yaparak okulunu afet durumlarına hazırlamış. Hatta bir tüp yangın söndürücüyle yapılan basit tatbikatları aşarak okula itfaiye aracı getirerek büyük gösteriler organize etmiştir. Hani inanmıyorsanız hala Bolu Fen Lisesinde görev yapan hocalarını bulun sorun, yetmezse okulun arka sokağındaki Paşa Tekeldeki abiye sorun ben öyle efendilikte marka olmuş bir insanım. Tabi insan olup olmadığım konusunda çeşitli spekülasyonlar dolaşmakta ama sizler onlara pek kulak asmayın.

Bunlar yaşanırken Talha CAN yazdı da yazdı. Kağıtları karaladı, internette yazdı, duvarları spreyledi, zihinlere kazındı. İşte kara kaplı bir ajandaya bir şeyler hatta çok şey yazdı. İnternette başlayan inci sözlük furyasından doyalı kendine bir sözlük aradı, kötü sözlüğü buldu. Orada kendince çevre edindi lakin sözlük yönetimi sitenin tasarımını v2 adında yenileyince o zamanki telefonu o siteyi desteklemedi, sözlük hayatına uludağ sözlükle devam etmek istedi. Ne yazık ki kötü sözlükteki ortamı bulamadı sadece yazdı ama bu durum sözlüğe veda etmesiyle bitti. Bir de Felsefe.NET vardı ki Talha için orası bir yuvaydı, o forum sitesinde felsefeyi yaşıyormuş çünkü ortam güzelmiş. Bir de kısa sürede çabalarıyla "Genel Tartışma Bölümü" kısmına moderatör olmuş, üstüne sorumluluk gelince iyice haşır neşir olmuş forumla hem de o eski telefonuyla. Moderatörlüğün hakkından fazlasıyla gelince admin olarak site yönetimine katılmış. Duvarlarla olan kısmı es geçelim "Neden?" diye soran olanlara da "Sprey bitmiş." diyelim ve geçelim. Bir de tüm yazdıklarını derleyip süzüp bir kitap yazmış, bastırmış ama elinde patlamış gene de isteyenlere imzalı bir şekilde ulaştırıyor. Bu kısmı da kurcalamayalım çünkü çok zaman geçmiş ve hala geçmekte, ölüme de adım adım yaklaşmaktayız.

Bu günlere doğru yaklaşırsak da yıllarını verdiği blog "Umumi Kalem" vardı ki sadece onda yazmak için umduğunu bulamadığı sözlüklere veda etti, yorulduğu forumu da ihmal etti, kitap olayı zaten ÖKÜZ gibi yüreğine oturdu. Neyse, Umumi Kalem ile kendince kitlelere erişti ama üniversiteyi kazanmasıyla beraber gene değişiklikler oldu. Nasıl ilköğretimden liseye geçerken parmakla gösterilme sebebi değiştiyse gene değişmişti ki şimdi ne olduğunu kendisi bile bilmiyor. Forumla ilişkisi kesildi, sözlüklerle bağı koptu zaten kendisi de koptu. Şimdi ise kendini toparlamaya çalışıyor ki bu blog ile bir başlangıç yaptı. Gene bir kitle takılsa peşine, bir kitap yazıverse, şu üniversiteden mezun olsa, toparlanmaktan da öte gayet iyi olur.

İlk defa otobiyografi yazıyorum ve elbet hatalarım olabilir ama siz bunlara aldırmayın. Kronolojik sıraya da pek önem vermedim zaten buraya kadar okuyan olursa zaten zihninde beni şekillendirir hele okuyan, benim eski okuyucularımsa beni tanıyorlardır ki. Fazla bir şey yok işte MAL ortada, ben buyum işte ya biraz fazla ya biraz fazla ama hemen hemen buyum... 03 Ağustos 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder