Uydurma anılar serisinden, anı-2
YAZARDAN TAVSİYE-1
Okunmaya değmeyecek uzunlukta saçma sapan bir yazı, iki haftadır yazmayı bitiremedim ve sanıyorum ki sonu da gelmeyecek, aceleyle sonlandırılacak. Yazı yazmak adına değil, geleceğe not bırakmak amacıyla yazılmış bir şey. Neyse, umarım bu yazı türünün tek örneği olur ve ben tekrar böyle hatalı yazılar yazmam.
YAZARDAN TAVSİYE-2
Gene de bu sitede yazılan her şeyi okumak gibi bir saplantınız varsa, kendinize yazık etmeyin. Bu yazıyı okumayın ve okunmasını istemediğim halde niye mi yazdım? Kendine yazdım, yaşadığım kafayı anlamak istiyor ve illa bu yazıyı da okumak istiyorsanız, son paragrafı okusanız yeter. Zaten öncesi saçma sapan hikayeler filan, benim kadar boşsanız, o boş paragrafları da okuyabilirsiniz. Ne de olsa uyarımı yaptım, içim rahat.
Düzce'ye cumartesi günü dönecektim ama pazar günü dönmek zorunda kaldım, çünkü cumartesi "Testere" tarafından kaçırıldım! O yüzden bu sıralar hep uykusuz ve yorgun gibiyim. Ama bu satırları yazdığıma göre ölmedim yani hayattayım. Bir gün öleceğim ama o güne daha var gibi ya da o günü tahmin edemiyorum.
Cumayı cumartesiye bağlayan gece oldu her şey. Her zamanki gibi bilgisayar başındaydım, sabah Düzce'ye döneceğimi bildiğim için fazla geç yatmayacaktım ama saat de 2 olmuştu. Şöyle bir bahçeye çıkıp temiz hava alayım, sonra yatarım diye düşündüm. Bahçede otururken yerde sigara izmaritleri gördüm, kendime kendime "Ulan abi, şu zıkkımı içiyorsun tamam da bari yere atma!" derken yerdeki izmaritleri topladım. Bahçeden çıkıp çöp kutusuna atarım elimdeki izmaritleri diye düşünürken bir domuz gördüm. O panikle hoşt filan dedim, elimdeki çöpleri fırlattım ama karşımdaki domuz onlardan kaçar mı? Zaten gerçek domuz da değilmiş, maskeli bir manyakmış.